Şakir YıldızOtoritelere göre şimdiye kadar yapılmış 'en kötü film' olan The Room, nasıl oldu da bir külte dönüştü?
The Room filmi bir çok otoriteye göre dünyanın gelmiş geçmiş "en kötü" filmi. Hatta o kadar kötü ki ona 'kötü filmlerin Yurttaş Kane'i' deniyor. Ama 2003 yılında çekilen film, aradan geçen 17 seneye rağmen hala binlerce insan tarafından izleniyor. Hem de defalarca. Üstelik filmi izleyenler arasında tanınmış komedyen, yazar, gazeteci ve çoğu yüksek eğitimli kişiler de var.
Peki ama neden?
Bir Tuhaf Adam: Tommy Wiseau
Bu adamın adı, Tommy Wiseau. Bu tuhaf görünümlü, uzun saçlı adam Hollywood'a gelip ünlü olmak isteyen biri. Ama o kadar yeteneksiz ve beceriksiz ki kimse ona şans vermiyor. O da; kendi şansımı kendim yaratırım diyerek sağdan soldan bir ekip toplayarak 6 milyon dolara bir film çekiyor. Üstelik filmin hem senaryosunu yazıyor, hem yönetiyor, hem de başrolünde oynuyor. Ama sonu bildiğiniz başarı hikayeleri gibi bitmiyor. Onu kapıdan kovan Hollywood yapımcıları Tommy'nin filmini izlediklerinde, O'nu red etmekle ne kadar haklı olduklarını anlıyorlar. Çünkü Tommy'nin çektiği film olan The Room kelimenin tam anlamıyla, FACİA.
The Room Neden Bu Kadar Kötü?
The Room bir aşk üçgenini anlatan tipik bir drama
Bankacı Johnny nişanlısı ve gelecekteki karısı Lisa ile birlikte yaşamaktadır. Bir de Johnny'nin en yakın arkadaşı Mark vardır. Johnny her şeyin mükemmel olduğunu düşünse de nişanlısı ve en yakın arkadaşı gizlice ilişki yaşamaktadır.
Ama sadece konusunu öğrenerek The Room'un ne kadar kötü bir film olduğunu anlayamazsınız. Kesinlikle izlemeniz ve deneyimlemeniz gereken bir film. Örneğin diyaloglar tuhaf ve anlamsız. Filmdeki geçişler hatalı ve senaryo yapısı kopuk. Oyunculuklar içler acısı. Oyuncuların söylediği ya da yaptığı çoğu hareket insan davranışlarıyla uyuşmuyor. Ve nedendir bilinmez çoğu sahnede çerçeve içerisinde görünen kaşık resimleri var.
"Hayaletler Tarafından Çekilmiş Gibi"
The Room'un çekiliş sürecini anlatan Felaket Sanatçı kitabının yazarıTom Bissell filmi şu şekilde tanımlıyor: “Film, uzaylılar tarafından çekilmiş gibi. Hayatın bir film görmemiş ama ona film yapımı anlatılmış bir uzaylı tarafından çekilmiş gibi.”
Ama filmin bu hakiki kötülüğü ona büyük bir şöhret kazandırdı. Film gerçekten de o kadar kötü ki, bu onu eğlenceli ve izlenebilir kılıyor. İngilizcedeki “So bad, it's good” “Çok kötü iyidir” deyimini tam olarak karşılıyor The Room. Aslında The Room için “kötü film” tanımını kullanmak haksızlık olur. Çünkü The Room'u tam anlamıyla karşılayan ifade: Çöp Film.
Çöp Film Nedir?
Çöp filmler; düşük bütçe ile çekilen, amatör yapımlara sahip ve ana akım olmayan filmler için kullanılan bir sinema terimi. Ama bir filmin çöp film tanımına girebilmesi için bilinçli şekilde kötü çekilmemesi gerekiyor. Yani filmdeki herkes aslında çok iyi iş çıkardığını düşünerek işini büyük bir ciddiyetle yapıyor ama ortaya çıkan netice tamamen rezalet. Ve bu durum insanlara samimi geliyor.
Evet neden olmasın? Üstelik yapılan çalışmalar da gösteriyor ki kötü filmleri sanılanın aksine yüksek zekaya sahip insanlar beğeniyor. Bu konuda yapılmış bir araştırmada, insanlara neden kötü filmleri sevdikleri sorulduğunda çoğunlukla verilen cevap şu şekilde oluyor: ‘çünkü kötü filmlerin aşırılığa kaçan doğası ve ana akımdan çok farklı olması onu özel kılıyor.' Ki bu 2 unsur avant-garde sanat sinemasının olmazsa olmazları arasında.
Zaten Amazon'da The Room'u kiralayan kişilerin çoğu aynı zamanda Dogtooth ve Taxi Driver gibi filmleri de beğeniyor. Ama The Room'u, Birdemic ve Troll 2 gibi diğer çöp klasiklerden ayıran çok büyük bir özelliği var: filmin arkasındaki hikaye.
Tommy Wiseau Nereli? Kaç Yaşında? Ne İş Yapıyor?
Filmi çeken Tommy Wiseau'nun gizemli kişiliği, ne iş yaptığı, filmi çekecek parayı nereden bulduğu, kaç yaşında olduğu ve nereli olduğunun bilinmemesi filme olan ilgiliyi daha da arttırdı.
Seth Rogen ve James Franco bu filme bayılan ve The Room'u defalarca izleyenler arasında. Filme takıntılı olan iki ünlü isim, The Room'un çekilme sürecini anlatan The Disaster Artist isminde bir film çektiler ve bu film hem Oscar'a hem de Altın Küre'ye aday oldu.
Perdeye Plastik Kaşıt Fırlatmak
The Room'un bu kadar ilgi görmesinin bir diğer nedeni ise film gösterimlerinin eğlence etkinliğine dönmesi. Çünkü hala Amerika'nın bazı yerlerinde The Room'un gece gösterimleri oluyor ve bu gösterimlere giden insanlar tıpkı bir partiye gitmiş kadar eğleniyorlar. Filmin fanları filmi bir eğlence ritüeline dönüştürmüş. Gösterimlere ellerinde bir poşet plastik kaşıkla ile giden seyirciler filmde ne zaman kaşık resimlerinin göründüğü sahneler gelse perdeye plastik kaşıklar fırlatıyor.
Üstelik eğlence bundan ibaret değil:
The Room'un gece gösterimilerinde yapılması gereken şeylerden bazıları şunlar
Golden Gate köprüsünü uzun uzun baştan sona pan yapan çekimler görünse seyircinin “GO, GO, GO!” diye bağırmak.
- Kanser olan anne birine dokunduğunda kanser diye bağırmak.
- Filmde kamera ne zaman flulaşsa Fuck Yout Todd diye bağırmak çünkü kameramanın adı Todd.
- Filmde ne zaman Johnny “Ama Mark benim en iyi arkadaşım” repliğini söylese kaçıncı kez söylendiğini belirtmek.
- 25. sevişme sahnesinde 10 dakika ara deyip sigara molasına çıkmak ve daha bissürü şey.
Üstelik filmin sahibi Tommy Wiseau da bu gösterimlere katılıp filmin fanları ile söyleşi yapıyor.
Dünyanın En İyi Kötü Filmi
The Room, Wiseau'nun istediği gibi bir şaheser olmadı belki ki ama tutkulu seyircisi sayesinde bir külte dönüştü. Ki onun istediği de istediği de ortaya bir şaheser çıkarmak değil ünlü olmaktı. Bunu da bir şekilde başardı. Bu sebeple The Room, gelmiş geçmiş ‘en iyi kötü film' olmayı kesinlikle hak ediyor.
Yorumlar
Bu içerik ile ilgili hiç yorum yazılmamış. İlk yorum yapan sen ol.
Yorum Yazın